Horlama

Her 10 çocuktan biri horluyor

Horlama ve uykuda solunumun durmasi çocuklarin da sagligini tehdit ediyor. Her gece uykusu bölünen çocuklarda davranis bozukluklari görülebiliyor.

Horlama hayati tehdit eden bir hastaligin ilk belirtisi olabiliyor. Horlamanin uyku sirasinda hava yolunun daraldiginin en önemli göstergesi oldugunu belirten Acibadem Onkoloji ve Nörolojik Bilimler Hastanesi Gögüs Hastaliklari ve Uyku Bozukluklari Uzmani Dr. Ceyda Kirisoglu, horlamanin sadece yorgunken, uyku ilaci veya alkol içimini takiben ortaya çikabildigi gibi çene yapisinin küçük olmasi, bogazin arkasindaki dokularin yogunlugu, bademciklerin büyümesi veya burun tikanikligina bagli olarak da görüldügünü belirtiyor.

Horlamanin sosyal bir sorun olmaktan çikip hayati tehdit eden bir sorun haline gelmesi uyku apnesi (uykuda solunumun durmasi) sendromundan kaynaklaniyor. Dr. Kirisoglu uyku apnesini söyle açikliyor:
“Üst solunum yolunda gelisen darlik veya tikaniklik solunum çabasinin artmasina, oksijen seviyesinde de düsmeye neden olur. Beyin koruma içgüdüsüyle hastayi uyandirip nefes almasini saglar. Gece boyunca onlarca, hatta yüzlerce kez uyanan kisi, ertesi gün dinlenemeden yorgun kalkar, gündüz uyuklar.”

Hipertansiyonu olan hastalarin yariya yakininda, kadinlarin yüzde 2, erkeklerin ise yüzde 4’ünde uyku apnesi görülüyor. Ancak pek çok kisi bu hastaliginin farkinda degil.

Dr. Kirisoglu “Uykuda ortaya çikan bölünmeler ertesi günkü fonksiyonlarimizi etkiliyor; yorgun uyanma, gün boyu halsizlik, yorgunluk hissi, sabah bas agrisi, agiz kurulugu, depresyon, kisilik degisiklikleri, dikkat toplamada güçlük, karar vermede zorlanma, hafizada zayiflama, unutkanlik, cinsel istekte azalma, adet düzensizlikleri ve iktidarsizliga da neden oluyor” diyor.

Küçüklerde büyüme geriligine yol açiyor

Arastirmalara göre horlama, her 10 çocuktan birinin her gece yasadigi bir sorun. Solunum bozukluklarina bagli uyku bölünmesi ise çocuklarin hiperaktivite, kolay sinirlenme, dikkat eksikligi gibi çesitli davranis bozukluklari sergilemesine yol açiyor.
Sorunu yasayan çocuklarin siklikla iç çekmeyle nefes almaya baslayip tekrar uykuya daldigini kaydeden Dr. Kirisoglu, “Bazi çocuklarda ise nefes durmasi görülmüyor. Ancak onlari da baska bir tehlike bekliyor. Bu çocuklar büyümek için kullanilacak enerji kaynagini uykuda nefes alip verebilmek için kullandiklari için siklikla büyüme geriligi, yüksek tansiyon ve kalp yetmezligi tehdidi altinda oluyor” diyor.
En çok 2 ile 6 yas arasi çocuklarin etkilendigi sorunun sebeplerini Dr. Kirisoglu söyle siraliyor: “Bademcik ve geniz etinin büyüklügü basta gelen nedenler arasinda. Diger nedenler ise burun tikanikligi, alerjik durumlar, astim, reflü, sismanlik, tiroid bezinin az çalismasi, yüz kemik gelisimindeki farkliliklar, genetik (Down sendromu gibi) ve nörolojik hastaliklar.”

Tedavi seçenekleri

Bademcik ve geniz etinin alinmasi: Operasyon sikayetlerin geçmesinde siklikla yeterli.
Ortodontik tedavi: Alt veya üst çenenin küçük olmasi, disleklik ve yüksek damak gibi yüz kemiklerinin gelisim bozukluklarinin varligi özellikle çocuk yas grubunda büyük önem tasiyor.
Nazal CPAP (Devamli pozitif havayolu basinci) cihazi: Cihaz bir maske araciligi ile burundan veya agizdan hava vererek nefes yolunu açik tutuyor. Gözlük gibi sadece kullanildigi sürece etkili.

Diger öneriler: Çocugun büyüme ve gelisme sürecinde fazla kilo almamasi saglanmali. Yan yatmasi, arkasinin uzunca bir yastikla desteklenmesi gerekiyor.

(Aysegül Aydogan/ Milliyet)

3 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir