Papağan ve Diyarbakırlı
Diyarbakırlı bir iş için İstanbul’a gelmiş. İslerini hallettikten sonra karnı acikmis ve bir lokantaya yemek yemeye gitmiş.
Lokantanin kapisindan iceri girer girmez bir papagan : “Diyarbakirli geldi” demis.
Bunu duyan Diyarbakirli cok sasirmis. Lokanta sahibine “Beni bu kus nasil tanidi” diye sormus.
Lokanta sahibi esmer olusundan ve giyiminden bildigini soylemis.
Bizim Diyarbakirli bu kusu cok sevmis ve satin almak istemis ama lokanta sahibini bir turlu ikna edememis.
Çok israr uzerine lokanta sahibi papagani veremeyecegini zaten cok yaslandigini ama yumurtalarini verebilecegini soylemis. Ne de olsa yumurtadan cikan yavruda bu papagan gibi guzel renkli ve konusabilen bir kus olacak demis. Diyarbakirli bunu kabul etmis.
Lokantaci Diyarbakirliya papagan yumurtasi diye tavuk yumurtasi, bildircin yumurtasi, ordek yumurtasi artik ne bulduysa kakalamis.
Diyarbakirli evine donmus ve bu olanlari herkese anlatmis. Papaganin cok guzel renkleri oldugunu, cok guzel konustugunu ve hatta kendisinin Diyarbakirli oldugunu tanidigini soylemis herkese ve bu kusun yumurtasini aldigini yumurtadan cikacak yavrularinda aynen papagan gibi olacagini soylemis.
Millet buyuk bir merakla yumurtadan yavrularin cikmasini beklemeye baslamis. Zamani gelince ilk yumurtadan tavuk civcivi, ikinci yumurtadan bildircin yavrusu, bir sonrakinden ordek yavrusu cikmis. Tabi bizim Diyarbakirli cok bozulmus, mosmor olmus. Bu kizginlikta ilk otobuse atlayip İstanbul’a gitmis.
Lokantanin kapisindan iceri girer girmez papagan “Aptal Diyarbakirli geldi” demis. Diyarbakirli papagana iyice yaklasmis ve soyle demis: “Benim aptal oldugumu bir tek sen biliyorsun ama senin ne fahişe oldugunu bütün Diyarbakir biliyor”
DİYARBAKIR ,LILARIN göz yaşları inci değil alev topudur düştüğü yeri yakar kömür eder köl eder DİYARBAKIR,lıların sesi yanık olur yürek ağlar DİYARBAKIRA giren pişmandır önce girer sonra düşünür demir parmaklıklar ardından yaşamaya hayatına ölesiye özülür son pişmanlık fayda etmez oysa diyarbakıra girenin kafası kesilir