Adam Fawer – Olasılıksız Kitap Özeti
Olasılıksız, 2005 yılında yayınlanan, Adam Fawer tarafından yazılmış bir bilim kurgu romanıdır.
Kitap, David Caine’in bir takım deneysel tedaviler sonucunda kazandığı gelişmiş hesaplama yeteneği sayesinde, tahminlerinin geleceği görmek haline geldiğini anlamasıyla başından geçenleri konu almaktadır. Özet olarak kitabın kahramanı Pierre-Simon Laplace’in yarattığı bir teori olan Laplace’in Şeytanı haline dönüşmüştür. Olasılıksız en iyi roman dalında bolca ödül kazanmıştır. “Bir sabah, yıllardır görmediğiniz bir arkadaşınızı düşünerek uyandınız. Bir saat sonra, onunla sokakta karşılaştınız. Sizce bu sadece bir tesadüf mü, yoksa çok daha farklı bir anlamı olabilir mi ? Siz hiç Loto’da büyük ikramiyeyi kazanmadınız. Ama birileri kazanıyor. Hem de sürekli ! Onlar sizden daha mı şanslılar ? Şans nedir gerçekten ? İçinizde bütün parayı kırmızıya yatırmanız gerektiğini söyleyen bir his var. Bu his bir öngörü müdür ? Yoksa daha fazlası mı ? Yolda gidiyorsunuz. Kafanızı çevirip yandaki küçük parkta baktınız ve bir anda bu anı daha önce de yaşamış olduğunuzu hissettiniz. Evet, Deja Vu. Sizce nedir Deja Vu ; Geçmiş mi, rüya mi yoksa geleceği mi görüyorsunuz? Eğer siz de kontrolün kimde olduğunu merak ediyorsanız, ‘OlasılıkSız’ tam size göre bir roman.” Yaşadığımız evrenin çarklarının nasıl döndüğünü hep merak etmişimdir. Bugüne kadar, her şeyi Allah’ın yarattığına inandım ve halen inanıyorum. Ama biri bana bu çarkların nasıl döndüğünü anlatsa hiç de fena olmaz diye de düşünürdüm hep. Geçenlerde okuduğum bir kitap beynimde arka arkaya onlarca kapıyı açtı ve birden aydınlandığımı hissettim. Evet, o çok klise tabirle, bir kitap okudum ve bütün hayatım değil, ama hayata bakış açım tamamen değişti. Sözünü ettiğim kitap, Adam Fawer’in OlasılıkSız adlı kitabı. Kitap, bilim tarihine dair altın değerinde özet bilgilerle desteklenmiş. Kurgusu kusursuz ve uslubu müthiş derecede akıcı. Son yıllarda okuduğum en iyi kitap olmasının yanı sıra, dediğim gibi kişisel tarihimde çok ama çok özel bir konuma oturmuş durumda. Çok ama çok özet bir şekilde, kitaptan anladıklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle, yaşamın temel yapı taşının enerji olduğunu kabul eden kuantum fiziğini veri olarak almamız gerekiyor. Buna göre, maddenin de düşüncenin de, evet, düşüncenin de en nihayetinde enerjiden ibaret olduğunu savunan kuantum fiziğine göre, bu enerji sürekli hareket halinde. Her şey ama her şey hareket halinde olduğu için de, evrende her an yeni bir şey oluyor. Her şey birbiriyle etkileşim halinde olduğu için, bir şey deki değişim ya da hareket “kelebek etkisi”yle evrendeki pek çok şeyi değiştiriyor ya da etkiliyor.. Bu, tasavvuftaki “her an yeniden yaratılan evren” öğretisi ile de birebir örtüşen bir bilimsel gerçek! yani, içinde yaşadığımız evren, yer değiştiren ve hareket eden bir çok şey sebebiyle her an başka bir şeyin oluşumuna şahit oluyor. Gelelim esas meseleye ; Ben hep, Allah’ın ezelde ve ebedde olan her şeyi bildiği öğretisi ile özgür insan iradesinin birbiriyle nasıl tutarlı olacağını düşünmüşümdür. Yani, insan özgür iradesiyle mi bir şeyi seçiyor yoksa Allah mı öyle istiyor da biz öyle yapıyoruz. Ben buna, bugüne kadar hep, biz öyle yaptığımız için Allah öyle biliyor cevabını vermiştim. Ama bugün artık bu cevabı tamamen unuttum. İşin gerçeği şu : Bizim önümüzde çeşitli olasılıklar var. Onlardan birini tercih edebiliriz ve birini tercih edip gerçekleştirdiğimiz anda da evrende bir takım şeylerin yerini değiştiriyor, bir takım şeyleri etkiliyoruz. Yani mesela, ben bu yazıyı yazdım ve siz de okudunuz. Ben, bu yazıyı yazmayabilirdim ve siz de bu yazıyı okumak yerine örneğin bir piyango talihlisi hakkında bir haber okuyabilir ve akşam eve dönerken bir piyango bileti almaya karar verebilirdiniz ve belki de size piyango vurabilirdi. Yani ben bir şeyi tercih etmekle sizin hayatınızı etkiledim ve siz de kendi tercihlerinizle bir başkasının hayatını etkilediniz. Kitapta diyor ki ; Tüm çevresel etkenleri bilip hesaplayan biri bütün olasılıkları hesaplayıp geleceği öngörebilir ! İspatlanmış bilimsel bir teori bu ! Ve o zaman ben de şunu düşündüm : Allah, her şeyi bildiğine, tüm çevresel faktörleri bilip hesaplayabildiğine göre, insanların özgür iradeleriyle şekillendirdiği milyonlarca olasıklı gelecek tasavvurlarının hepsine vakıf. Yani Allah, özgür insan iradesinin şekillendirdiği gelecekte neler olacağını bilebilir. Hem de, insanın özgür iradesine hiç dokunmadan ! O an ne yapacağımızı sadece biz biliyoruz ! Ve biz neye karar verirsek de gelecek öyle şekilleniyor. Ben, belki çok cahilim ve o yüzden bu kadar şaşırdım bilemiyorum. Ama Allah’ın bu evreni, bu yaşamı, bizi nasıl yarattığını, ezelde ve ebedde olan biteni nasıl bildiğini bu şekilde idrak etmiş olmak beni çok sevindirdi.