İlişkiyi Kurtarmanın 5 Yolu

Büyük hayallerle başlayan ilişkiler, yılların azizliğine uğrayarak “krize” girebiliyor. Siz de ilişkinizde tehlike sinyallerinin çaldığını düşünüyorsanız, hemen bir şeyler yapmalısınız. İşte size yardımcı olacak 7 strateji.

Dünyada her üç evlilikten birinin boşanmayla sonuçlandığı ve aşkların başladığı gibi büyük bir hızla bittiği günümüzde, gerçek aşkı bulmak ve bunu yıllarca korumak pek de kolay olmuyor. Ancak ömür boyu mutlu bir birliktelik yaşayan veya ilişkilerini krizden kurtarmayı başaran pek çok çift de var. Peki, onlar hayatlarının kadınını veya erkeğini mi bulmuşlar, yoksa bildikleri bir şeyler mi var?

Sorun 1: Boşvermişlik
Yeni bir ilişkiye başladığımızda tüm yaratıcı yönümüzü ve dikkatimizi sevgilimizin gönlünü hoş etmek için kullanırız: Biricik aşkımızın bal gibi tatlı sohbetini saatlerce dinler, parmaklarımızla ensesini hafifçe okşadığımızda saçlarının nasıl şekil aldığı gibi en ufak detayları bile zihnimize kazırız. Ve ona en sevdiği yemeği hazırlayabilmek için hiç sızlanmadan mutfakta saatlerce zaman geçiririz. Ancak bir gün fark ederiz ki artık ilişkimize emek harcamayı çoktan unutuvermişiz..

STRATEJİ 1

KÜÇÜK JESTLERLE ŞAŞIRTIN

Şimdi partnerinize hangi sevgi dolu jestlerle sürpriz yapabileceğiniz üzerine odaklanın. Örneğin sabah uyandığında kahvesini yatağına götürebilir, banyo yaparken sırtını keseleyebilir veya mesai saatinde “Şu an seni istiyorum” şeklinde davetkâr bir mesaj çekebilirsiniz. Bir önerimiz daha var: Artık partnerinize “canım”, “aşkım” gibi genel bir ifadeyle değil, adıyla seslenin ve onun dikkatini çekinceye dek bekleyin. Ardından, gözlerinin içine 3 saniye boyunca sevgiyle bakın. Ve hiçbir şey söylemeden dudaklarından hafifçe öpün. Bu önerilerimizi sık sık tekrarlarsanız, emin olun ki sevgiliniz iş çıkısında soluğu hemen sizin yanınızda alacaktır.

Sorun 2: Kısır konuşmalar

Çocukluğunuz, üniversite hayatınız, gelecekle ilgili hayalleriniz ve daha pek çok konu… Birbirinizle sohbet etmeye doyamadığınız için kimi zaman sabaha kadar uykusuz kalır, yatağa girince bile konuşmaktan kendinizi alıkoyamazdınız. Peki ya şimdi? Günlük iletişiminiz artık sadece şu cümlelerle sınırlı kalıyor, değil mi? “Günün nasıl geçti?” – “Her zamanki gibi yoğun” – “Benim de aynı şekilde. Yemekten sonra evi süpürmek için bana yardım eder misin?” – “Of çok yorgunum, başka bir gün yapsak?” Rutin, bir o kadar da monoton olan bu tarz konuşmalar haliyle aşk hayatınızın da tüm renklerini silip süpürüyor!

STRATEJİ 2

SOHBET EDİN

Tıpkı ilk günlerdeki gibi, sohbet etmek için birbirinize düzenli olarak zaman ayırın. Bunun için her hafta mükemmel bir sofra hazırlamanız da gerekmiyor, akşam yemek yerken birbirinize 15 dakika zaman ayırmanız bile yeterli aslında. Çeşitli bahaneler yaratarak bu yoldan sapmamaya dikkat edin ve ilişkinizin televizyon karşısında rutinleşmesine de izin vermeyin. Eski günlerdeki gibi doyurucu bir sohbet için size bir önerimiz var: İlişkiye yeni başladığınız dönemlerde, çevrenizde gördüğünüz ilginç şeyler veya hobilerinizle ilgili sevgilinizin ne düşündüğü konusunda eminiz ki kafa yorardınız. O halde şimdi de ilişkinize aynı özenle yaklaşın ve sevgilinizin ilgisini çekebilecek konuları tekrar dikkatle gözlemleyin. Ve sohbet sırasında bu konulara ağırlık vererek, eşinizin sohbetten keyif almasını sağlayın.

Sorun 3: Tutku azalıyor

Benzer sosyal ve kültürel aktivitelere katıldığınız biriyle aynı yastığa baş koymanız hiç kuşkusuz çok keyifli bir şey. Yapılan araştırmalara göre de; yaşam alışkanlıkları ve kişilikleri birbirine benzeyen çiftler daha mutlu oluyor. Ancak ilişkinin başlangıcında çok hoşumuza giden bu konfor, hızla “tutku”nun kaybolmasına yol açabiliyor. Çünkü insanlar ilişkilerinde heyecan arıyor ve uzun süreli birlikteliklerde sıkılma noktasına gelebiliyor. Yani, partnerinizle her zaman burun buruna olmanın size ve ilişkinize pek de yararı olmuyor. Zaten uzmanlar da “Farklılığın olmadığı bir ilişki, durgunlaşmaya mahkûmdur” diyor.

STRATEJİ 3

ÖZEL ALANLAR YARATIN

Hayallerinizi ve hedeflerinizi tekrar gözden geçirin. İlişkiniz için daha iyi olabilir düşüncesiyle hiç hedeflerinizden vazgeçtiğiniz oldu mu? Şimdi, isteklerinizi gerçekleştirebilmeniz için hala fırsatınız var mı? Eğer yanıtınız “evet” ise hemen kolları sıvayın ve sadece kendinize özel zamanlar yaratın. Sizin tek başınıza yapmak isteyeceğiniz çok şey olmalı; belki Aikido veya dans kursuna gitmek, arkadaşlarla buluşmak, hatta belki de tatile çıkmak gibi. Birbirinizden bir şeyler öğrenmek ve konuşabileceğiniz yeni konular bulmak ilişkinizi monotonluktan kurtaracaktır. Üstelik birbirinize duyacağınız özlem de ilişkinizi yeniden alevlendirir. Tabii ki aynı özgürlüğü eşinize de tanımalısınız. Onun da yalnız yapmaktan zevk alabileceği pek çok hobisi olabilir. Burada önemli olan dengeyi koruyabilmek: Ne sürekli birlikte; ne de sürekli ayrı!

Sorun 4: “Seni seviyorum” demiyor!

Sevgiliniz size en son ne zaman “seni seviyorum” dedi. Nedense artık bu cümleyi kurmaya pek de yanaşmıyor. Siz de haliyle “Yoksa artık beni sevmiyor mu?” diye endişeleniyorsunuz. Partneriniz sizi büyük bir olasılıkla hala aynı yoğunlukta seviyor ama artık bunu size aktarmayı ihmal ediyor. Ayrıca her insanın aşkını ifade etmekte kendine özgü bir dil kullandığını da unutmayalım. Örneğin sevgiliniz mp3 çalarınıza müzik kaydetmeyi bir sevgi göstergesi olarak görüyor olabilir. Aklınızda bulunsun, birlikte zaman geçirmek, sorumlulukları yerine getirmek, şefkatli kelimeler sarf etmek ve hediye almak da sevginin en önemli göstergelerinden.

STRATEJİ 4

AŞKIN GİZLİ DİLİNİ KULLANIN

Eşinizin ve sizin aşkın hangi gizli dilini kullandığınızı ortaya çıkarın. Ve bu dili sık sık kullanmaya başlayın. Keyifli bir sohbet anında karşılıklı olarak şu cümleleri de tamamlamaya çalışın: “…dediğinde beni sevdiğini hissediyorum”, “…. yapmadığında rahatsızlık duyuyorum. Eğer partnerinizin ihtiyaçlarını ve isteklerini bilirseniz, onun duygularına daha kolay karşılık verebilirsiniz. Tabii aynı şekilde sevgiliniz de… Böylece arzu edildiğinizi ve sevildiğinizi hissedersiniz.

Sorun 5: Heyacansız seks

“Sabaha kadar seviştiğimiz o ateşli geceler artık mazide kaldı. Şimdi sadece birkaç dakika, üstelik rutin bir görevi yerine getirir gibi heyecandan uzak sevişiyoruz.” Cinsel terapistler ilişkilerinin monotonlaştığından yakınan çiftlerden bu tarz cümleleri sıkça duyuyorlar. Uzmanlara göre yatak odasında kara bulutların dolaşmasının nedeni, cinsel isteksizlik değil, eşler arasındaki özel iletişimin artık kaybolmaya yüz tutması. Bir başka deyişle eşlerin yatak dışında artık birbirlerine açılmamaları ve bedensel olarak yakınlık kurmamalarından kaynaklanıyor.

STRATEJİ 5

YATAK ODANIZI RENKLENDİRİN

Size mutlaka uç şeyler yaşayın demiyoruz ama unutmayın ki seks mekanı her zaman yatak odanız olmak zorunda değil; bir sinemada veya sahil kenarında eşinizle küçük kaçamaklar yaparak cinsel yaşantınızı renklendirebilirsiniz. Ayrıca eşinizle, cinsel yaşantınızın dışında başka paylaşımlar olmasına da özen gösterin; güven, sevgi, saygı ve dayanışma gibi… Oyun parkında çocuklar gibi oynayabilir, salıncaklara da binebilirsiniz. Bu tür davranışlar birbirinize açılmanızı sağlar ve sizi özgür kılar.

Fazla beklenti içinde olmayın

Sevdiğiniz erkekten fazla şey beklemek aşktaki en büyük hatalardan biri. Nedense isteklerimizi kelimelere dökmeden anlamasını ve yerine getirmesini isteriz. “Beni seviyorsa bunu anlamalı” gibi anlamsız düşüncelere kapılırız. Unutmayalım ki, erkekler pek çok şey yapabilirler ama buna beyin okumak dahil değil. Üstelik her istediğimizi yapmak gibi bir zorunlulukları da yoktur.

2 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir