Yılbaşı Ağacının İlginç Hikayesi
Bugünlerde, küçük büyük herkesi görkemiyle etkileyen Yılbaşı ağacı çok sık tartışılan bir konu haline geldi. Nereden geldi bu alışkanlık veya bazıları için gelenek? Ağaç süsleme geleneği tüm Hıristiyanlık dünyasının kutsal günü İsa’nın doğumunun kutlandığı 25 Aralık Christmas (Christ-Mass) günü ile mi doğdu ya da daha mı eskilere dayanıyor? Ağaç süslemek sadece Hıristiyanlara yönelik bir gelenek mi?
Aslında tam olarak değil.
Ağaç süsleme geleneği çok eski bir gelenek ve özellikle çam ağacının tercih edilmesinin nedenleri var. Binlerce yıl önce Mısırlılar dan Romalılara kadar uzanan ağaç süsleme geleneğinin altında çeşitli nedenler yatıyor. Mısırlılar kış dönümü gününde yılın en kısa gününü kutlarken evlerine palmiye ağaçları getirirlermiş. Palmiye “Ölüme karşı yaşamın zaferi†bir sembol olarak kullanılmış. Romalılar her yıl Aralık ayında kutladıkları Saturnalia festivalinde her yeri yeşil çam yapraklarıyla süsleyip, bir hafta boyunca eğlenir, yer içer, birbirlerine hediyeler verirlermiş. İskandinavyalılar çam kozalaklarını kutsal sayarlarmış. Eski Kelt rahipleri Druid’ler, çam dallarını evlerinin kapılarına asarak gizemli kış akşamlarının getireceği kötülüklerden korunmak isterlermiş. Çam ağacının yaz kış yeşil kaldığını göz önünde bulundurursak ölmeyen bir ağaç ya da hiç solmayan bir ağaç olarak insanlar arasında belirli bir önem kazandığı ve kutsallaştırıldığı düşünülebilir. Tüm ağaçların arasında kış boyu yapraklarını dökmeyen ender ağaçlardan olan çam ağacı, iğdeli yapısıyla gerçekten dekoratif bir görüntü sergiliyor. Ayrıca dayanıklı dal sistemiyle de ağırlık kaldırabiliyor.
Ortaçağ’ın sonlarına doğru Alman ve İskandinav’lar, baharın müjdecisi olarak çam ağaçlarını evlerine veya en azından kapılarının önlerine getirmeye başlamışlar. Ta ki Alman rahip Martin Luther, karlı bir kış gecesinde evine yürürken gördüğü karla kaplanmış çam ağaçlarının ne kadar güzel olduğunu düşünene kadar. Evindeki ağacı mumlarla süslemiş, bu güzelliği İsa’ya adamış ve gelenek böylece başlamış.
Bugün herkesin farklı bir nedenle süslediği ama çoğunlukla Hıristiyanların İsa’nın doğumuna adadığı bu güzel gelenek her yıl daha da zenginleştirilerek büyüyor, yayılıyor. Yılbaşı yaklaştığında pek çok ev ışıklara bürünüyor, büyüleyici görüntüler sergiliyor. Yılbaşı süsleri bile kendini aştı, akla hayale gelmez güzellikte süsler üretiliyor ve biraz da ticari açıdan da olsa sektör hızla ilerliyor. Neden ne olursa olsun görüntüler herkesi neşelendiriyor. Keşke hepimiz her kutsal veya kutsal olmayan böylesine güzel gelenekleri ayırt etmeksizin uygulayabilsek. İnsanın içine sıcaklık veren her güzel görüntü insanı aydınlatır. Şeker Bayramı, Noel Baba, dingin bir Buddha heykeli, 7 küçük fil ne fark eder, maksat güzellik olsun. Güzelliğe, sevgiye ulaşabildiğimiz her yol mübahtır.