Sait Faik Abasıyanık – Semaver

Eser, Sait Faik Abasıyanık’ın 1936’ da yazdığı hikaye kitabıdır.Toplam on dokuz ayrı hikayeden oluşmuştur. Kitaba adını veren ilk hikaye, İstanbul’da Halıcıoğlu’ndaki bir fabrikada işçi Ali’nin ,annesiyle geçirdiği mutlu günleri anlatır.Annesinin her gün , sabah ezanıyla kaldırdığı Ali,kızarmış ekmek kokan odada semaverin kaynayışına dalar. Semaver onu her sabah hayata yeniden bağlayan, evlerinin saadeti, büyük bir moral kaynağı haline gelmiştir.Semaver, onun dünyasında içinde ne ıstırap, ne grev, ne de patron olan bir fabrika olarak canlanırdı. Ali’nin annesine ölüm, bir misafir,bir başörtülü, namazında niyazında bir komşu hanım gelir gibi gelir. Ali annesini bir sabah vakti, semaverin başında ölü bulur. Evlerinin saadet kaynağı “Semaver” bir daha kaynamaz o evde. Stelyanos Hrisopulos Gemisi, Burgaz adasında fakir,yaşlı bir Rum balıkçısının, kızı öldükten sonra ailesinden hayatta kalan son kişi olan ,hayal gücü denizler ve balıklarla beslenmiş , on iki yaşlarındaki torunu Trifon’un yaptığı, bir metre uzunluğunda ,beyaza boyalı yelkenli gemi üzerine kurulmuştur.Burgaz adasında diğer çocuklar bu oyuncak gemiye büyük bir gıptayla bakıyordurlar.Trifon bir öğle üstü,büyükbabasının adını verdiği gemisini denize indirir. Burgaz’ın bütün çocukları pusudadırlar. Gemi hafif yana yatmış pupa giderken, soba borusundan yapılmış bir top, çamların içinden patlar, atılan taş geminin yanına isabet eder; bu taşı ötekiler izler. On altı çocuk ellerinde ceplerinde taşlar, güzelim gemiyi batırırlar. İpek Mendil’de,olay Bursa’da bir ipek fabrikasında geçmektedir.Yazar,bir gece fabrikaya kapıcının yerine göz kulak olur .On beş yaşlarında,buğday tenli küçük bir hırsızla karşılaşır. Yazar , ona iyimser bir tavırla konuşarak yaklaşır . Küçük hırsız sevgilisinin ondan bir ipekli mendil istemesi üzerine parası olmadığından hırsızlık yapmak zorunda kaldığını anlatır.Yazar bu durumu hoş karşılar ve çocuğu serbest bırakır.Çocuk sevgilisinin o çok istediği mendili alamadan fabrikadan uzaklaşır.Yazar, fabrikada depo bölümünde kalmaktadır. Gece yarısı, yazar uyurken, küçük hırsız ağaçların yardımıyla çıktığı pencerede belirir. Yazar, bunu fark eder ama çocuğun bu cesaretinden etkilendiği için, yerinden kıpırdamaz .Çocuk o çok arzu ettiği mendili aldıktan sonra, kaçarken uzun, geniş yapraklı söğüt ağacından düşer ve hayatını bir ipek mendil uğruna kaybeder. Kıskançlık, otuz beş yaşlarında bir köy öğretmeni ve ondan yaşça küçük on yedi yaşındaki karısı Fadime arasında geçer. Fadime, küçük yaşında ağalarının zoruyla köyün öğretmeniyle evlendirilmiştir. Öğretmenle Fadime arasında karı koca ilişkisi yoktur. Öğretmen küçük köy ortamında yalnız kalmamak için, kendisine arkadaş olsun diye Fadime’yle evlenmiştir. Fadime’nin gönlü çoban Hüsrev dedir. Öğretmen Fadime’yi yaşıtı olan çoban Hüsrev’le beraber görünce duyduğu ince duygular, hikayede yazar tarafından yoğun bir şekilde vurgulanıyor. Bohça’da küçük yaşta bir eve besleme gelen bir kızın,evin küçük beyiyle arasındaki yakınlaşma kaleme alınmıştır. Besleme kızla , küçük bey küçüklüklerinden itibaren beraber büyürler.Önceleri evin küçük beyi her hareketi, tavrıyla besleme kızı ezerken, sonraları aralarında bir aşk başlar. Bir yaz günü, evin küçük beyi, besleme kızın başı dizinde annesi tarafından yakalanınca kaçar ; akşam dönünce kızın yamalı bohçası artık sandık odasında her zamanki yerinde yoktur. Annesi besleme kızı evden kovmuştur. Şehri Unutan Adam’da çoktandır şehre inmemiş hikayeci, otelin kapısından, insanlarla kaynaşmak ihtiyacıyla çıkar. Bir küfeci çocuğundan, tütüncülerden , genç kızlardan yöneltilen azarlara, çıkışmalara rağmen mutludur; dünyayı, şehri , her şeye rağmen kucaklamak isteğindedir. Yazar, hikayede karşılaştığı bütün olumsuzlukları optimist bir havayla karşılayıp, yaşamı ve insanları sevdiğini belirtiyor. Garson’da Ahmet Trabzonlu zengin bir babanın tek oğludur. İstanbul’a cok eski zamanlarda göç etmişlerdi. Kocaman, bir kantariye mağazaları vardı.Toptan iş yaparlardı. Babasının ölümünden sonra, Ahmet kantariye mağazası , evler ve dükkanları idare edemez ve sonunda Belvü Bahçesinde garsonluğa başlar, ama içinde her zaman babadan kalma bişeylere sahip olma duygusu hakimdir.O bu duyguyu her haziranda burgaz adasında vasat bir kahveyi kirala¤¤¤¤¤ bastırmaya çalışır, burada Belvü Bahçesi kadar kazan masada, kimseden emir almadan, kendi kendisinin patronudur artık. Kitabın en uzun ve dramatik hikayesi İhtiyar Talebe; Birinci dünya Savaşı’na Avusturya ordusunun bir subayı olarak katılmış, acı yaralı günler geçirmiş, şimdi on bir senedir Fransa’da bir üniversitede okuyan, Sırp veya Hırvat Pavel Stefanoviç, biri çirkin biri güzel Amerika’lı iki kız kardeşin oyununa kurban gider. Gününe, saatine göre değişen, iki zıt karakter ve ruha sahip tek kişi sandığı bu iki kıza aşık olmuş, üniversiteyi bitirdiği gün, iki kızın aynı anda alaylarıyla karşılaşınca ruhi dengesini büsbütün kaybederek hastaneye kapatılmıştır.
Yazar Hakkında Bilgi
Sait Faik’in sanat ve edebiyatla ilgisi 1928 yılında başlar.Önce şiirler yazdı. İlk hikayesi “Mendil”dir. Ünü İkinci Dünya Savaşından sonra arttı. En verimli yılları (1948-1954) arasıdır. İlk hikayesi “Mendil” den başla¤¤¤¤¤ yeni bir ruh yapısı ve dünya görüşü ekseninde gelişen hikayeleri, 1935’ten sonra kendine özgü, içtenlikle dolu bir dil ve anlatımından güç alan, konuyu ikinci plana atan bir yapıya kavuştu ve böylece hikayeciliğimizde yeni bir çığırın temsilcisi oldu. Hikayelerin konularını, Adapazarı’nda geçen çocukluk anılarından; “Babamın İkinci Evi, Bohça, Orman ve Ev “ İstanbul’un alt ve orta tabaka insanlarının, özellikle Burgaz balıkçılarının yaşamından aldı. Onların dramını çoğu kez kendi sıkıntısı ve avarelikleriyle kaynaştırarak yansıttı. Balıkçı, bahçıvan, dondurmacı, çırak, işsiz, falcı, meyhaneci, hamal tiplerini çok iyi işledi. Anlatımının en belirgin özelliği “Tabilik” tir. Konuşur gibi, bir söyleşi havasında yazar. Şiirli ve etkili bir dili vardır. Şiirli ve etkili bir dili vardır. Yeni bir cümle yapısı, zengin kelime hazinesi, seçkin buluşlarıyla 1945 yılından sonra yetişen hikayecilerimizin çoğu etkilemiştir. Başlıca Eserleri: Hikaye : Semaver , Sarnıç, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havada Bulut, Havuz başı, Son Kuşlar, Alemdağ’da Var Bir Yılan. Roman: Bir Takım İnsanlar, Kayıp Aranıyor. Şiir: Şimdi Sevişme Vakti
Düşüncelerim
Hikayelerinde konuyu ikinci plana atması, hikayelerin kötü sonlanmasına neden oluyor.Yazar, kimi zaman okuyucuyu gerçekten tatmin edecek sonu yakalayamıyor. Buda bazı hikayeleri sıkıcı bir hale getiriyor.Dilinin açık ve yalın olması hikayenin kolay anlaşılmasını sağlıyor.Hikayelerinde avarelikleri teşvik eden ve bunları iyi bir şeymiş gibi gösteren yazar, okuyuculara hiçte iyi örnek olmuyor

18 yorum

  • Mücahit

    aynen ceyuhun bizim okuldada aynı hoca war.
    1 dk. la sen bizim ceyhun kartal mısın?? la xD

  • ceyhun

    bence iğrenç bir kitap ama gıcık bir türkçe öğretmenimiz var onun yüzüne okumak zorunda kaldım.
    okulda varya herkes türkçe öğretmenin den nefret ediyor. bir kimse bile sevmiyor gıcık bi hoca ya

  • yağmur

    kusura bakmayın ama anafikir bir cümle olur.

  • esra

    çok uzun bi kitap

  • burak

    SENA
    MENA
    GEÇ
    BE BU KİTAP
    İĞRENÇ
    SALLA
    BEN PTOJRM100
    GELSİNDE
    ORASI YERTER

  • burak

    ASLINDA BEN BU KİTANI OKUMAZDIM TÜRKÇE ÖRTMENİMİZ PROJE NOTU VERCEK 10 KİTAP
    OKUYANA100 VARCEK
    BİDEEEE
    O
    SALAK PARİSLİ KIZ TÜRK LER GİBİ GRURLU BİR VARLIK OLMAZSA SİEKTİRSİN GİTSİN BEN ONU ……..
    TÜRKLERİN İMAN DOLU KLABİ VAR ONUN SAPIK SAPIK EMELLERİ VAR

  • cemal

    BNCE ÇOK GÜZEL bir kitAP

  • PrinCeSs

    Sn PaRiS qısıySn Bn 32.02.3155 TarihiNde YaPıLCk oLaN GüZeLLiK YaRıŞmAsNN 1.siYim war mı?? Böyle kültürel konular hakkında malca yorumlar yapma kısım unutma ki burası TÜRKİYE eğer böle mallık yapcaksan sni Parise şutlayalm.Kesin sn Selena isliye isliye yok babaişime sölicem mölicm diosndr.paris kısı olmak marifet diil.Götün qalqmış senin!! Yazık sna Türk olmanın verdiği o gurur snde yok demek ! Kişiliksiz MaLoZ !!

  • MSL

    adaş hava mı atıyosun BénDé LonDRa qısıyımmmvé Bu qiTaşp aVRupa qiTaBı sévmiyosan Paristen Bisé oqRénémémissin

  • ecem

    ehh işteeeee… fuat sen yazdn dimi onu çakal seni… .d

  • MASAL aksu

    ayyyyyyyy ben paris kızıyım böyle kitapları okumam ama bizim gerzakalı hoca okuttu ya üffffff babişime söylicem o hocayı attırsın. haa bu arada zoey i izleyen varsa o kişi mükemmmel birisidir. bazı a salaklar izlemez. neyse konumuza dönelim bariiii.Bide zengin olan varsa e-mail adresime beni kayıt etsin yazıyorum natalya_tonton_90@hotmail.com byyyyyyyyy şekerler

  • ömer

    boş beleş bunlar be

  • burki

    burak la sena bosa konusuyorlar enayiler ne anlar ya mallar

  • fatma

    bu kitap bendede var çok hoşuma gider çok güzel on numara mükemmel hele şairide sait faikse bence bir tek bu güzel değil mesela beleş plajgaz sobası vb. şeylerde var tabi tek kelimeyle çok güzel

  • SENA

    IYYYYYYYY İĞRENÇ BİR KİTAP BENCEDE BURAGA KATILIOMN

  • burak

    çok salakça hahahahah

  • defne

    şair SAİT FAİK ise yorum yok tek kelimeyle mükemmel…

  • melike

    biraz karışık gibi konular ama çok güzel bir kitap . evet beğendim! doğrusu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir