Siz uyurken
Arslan Sükan biz uyurken çalıştı. Karanlığın örttüğü ve değiştirdiği şekillere kendi yorumunu kattı. Ortaya hem grafik hem de resimsel, etkileyici kareler çıktı.
Kendini kapkaranlık bir odada düşün. Yapacağın ilk iş, kollarını açıp nerede olduğunu anlamaya, yönünü bulmaya çalışmak olur. Bu seride yaratmaya çalıştığım duygu bu. Uzay gibi tanımsız bir boşlukta olmak.
Arslan Sükan yaklaşık üç senedir geceleri fotoğraf çekiyor. Karanlığın örtüp değiştirdiği her şey ilgi alanına giriyor. İstanbul’daki ilk solo sergisi işte bu çalışmalardan oluşan 18 kare. Kendini bildi bileli hayatı görsel olarak algılayan biri. Kelimelere dökemediği şeyler için; görüntülerle, ışıkla, gölgelerle bir lisan üretmiş. Bilkent’te iç mimari okumasının sebebi de bu. Mimarlıktaki üretim süreci uzun geldiği için fotoğrafa yönelmiş. New York’ta iç mimarlık yaparken School of Visual Arts’ta fotoğraf dersleri almış, ama temel fotoğraf duygusunu ve tekniğini, daha önce zaten kendi kendine keşfetmiş. Fotoğrafla ilgili olanlar, onun belgesel niteliği taşıyan, defile kulisi ve parti fotoğraflarını görmüş olmalı. Şimdi çok daha kendine ait bir yolda ilerliyor. Dünyası tamamen fotoğraflarla bir söz, bir düşünce iletmek üzerine.
Bu ayki sergideki işlerde, onu mutsuz eden şeylerden kurtulma ve yeni bir görüntü yaratma isteği var:
Uçsuz bucaksız bir derinlikte gözden kaybolan gemiler, tankerler.
Bir embriyonun röntgen filmini andıran kırmızı ışık kütlesi.
Poz verir gibi duran mağrur bir gökdelen.
Hepsi de mekan ve zaman algısını yok ediyor. Sükan’ın aradığı gibi yeni bir gerçeklik yaratıyor.
Burası neresi? Bu gördüğümüz gökdelenin ardında ne var? Bu gemiler hangi yöne doğru hareket ediyor?
Kareler, işte bu soruları sorduruyor. Arslan ilhamını karanlıktan alıyor: “Geceleri formlar ve biçimler söz alıyor. Karanlık insanın gözünde illüzyonlar yaratıyor. Karanlığın bazı boyutları örtmesi beni harekete geçiriyor.”
Serginin adıyla While You Are Sleeping / Siz Uyurken, sadece fiziksel uykuyu kastetmiyor. “İnsanoğlu uyuyor, görmüyor. Tüm bu boyut değişikliklerini, mekân kayıplarını görmüyorlar, daha doğrusu gözleriyle aramıyorlar.” Görsel dünya ve kurmaca olmayan belgeseller ona ilham veriyor. Düsseldorf ve Helsinki okullarından çıkmış sanatçılar ve ’60 jenerasyonu Japon fotoğrafçılar ilgisini çekiyor. Bu sergideki işler orta format bir kamerayla çekilip (Mamiya) manipülasyon için dijital ortama aktarılmış. “Bundan sonraki işlerinde yine dönüştürme, boyut değiştirme olacak mı?” diye soruyorum. Yüzüne müstehzi bir gülümseme yerleşiyor.