Fethi UN – Dünyanın En Güzel Hikayeleri-2
Fransız Edebiyatının en güzel örneklerinden derleme olan bu kitap, bir döneme damgasını vurmuş Fransız tarihinin yetiştirdiği, en güçlü kalemlerin hazırladığı bir hikaye antolojisidir. Özünde hayata ilişkin dersler çıkarabileceğimiz, akıcı bir üslupla kaleme alınmış bir eserdir.
Kitap; insanın kendi kapasitesinin üstüne çıkıp gerçek mutluluğu bulacağına inanmasının, aslında büyük bir hata olduğunu, zira insanın kendi gerçeklerini görüp, ona göre hatasıyla ve sevabıyla yaşaması gerektiğini, kendini düzeltmesiyle ancak dünya üzerinde gerçekleşebilecek bir mutluluğa ulaşabileceğini ifade eder. Bu da mutlak bir mutluluk olamayacaktır. Mutlu olmak adına girdikleri hatalı yollardan dönmek yerine, günü kurtarma telaşıyla söyledikleri yalanların, bir gün gelip dönemeyecekleri, sonu göz yaşlarıyla biten bir yolun başlangıcı olabileceğini görememelerini anlatır.
Bir insanın insana çektirebileceği ıstırapların sebebinin, her ne olursa olsun anlamsız ve haksız olduğunu, insanların başarı ve galibiyet için seçtikleri bu yolların acımasızlıklar ve insafsızlıklar üzerine kurulmasının sonuçta yandaşlarının bile kafalarında soru işaretleri uyandırabileceğini ve elde edilebilecek büyük bir zafere gölge düşürebileceğini anlatır. Yine böyle zaferler elde etmek için kimilerinin, verdikleri sözleri çabuk unutmaları neticesinde bunun bedelini çok ağır ödeyebileceklerini, içinde bulunulan şartların mükemmelliğinin bile, bu ağır bedelin ödenmesine mani olamayacağını, prensip sahibi insanların, taviz vermez tutumlarıyla bir gün bir yerde bu tip insanlara gereken dersi vereceklerinin unutulmaması gerektiğini anlatıyor.
Kimi zamanlar vardır ki haklı olduğumuz davalarda lehimize olan olayların, menfaatimize gelişen durumların, gereksiz çıkış, tavır ve davranışlarla bir anda aleyhimize dönebileceğini düşünmeyiz. Anlamsız ve öfkeli hareketlerle olayların akışını bir anda aleyhimize çevirip çok arzu ettiğimiz şeyleri avucumuzdan kaçırabiliriz. Bunun için daha temkinli ve sakin olmalıyız. Bu çok arzu edilen şey, sevgi ve aşk gibi gerçekten derinden hissedilen duygular olabilir. Diğer insanların bunu yok edemeyeceklerini, bu tip güzelliklerin şartlar ne olursa olsun bütün engellemelere rağmen doyasıya yaşanabileceğini ve yaşanması gerektiğini bilmemiz gerekir.
İnsanoğlu, bazı dönemlerde özellikle gençlik yıllarında bir takım işleri, değerleri hep görünmeyen, ama var olacağı düşünülen geleceğe erteler. Böylelikle kendisini bir daha telafisi mümkün olmayan, hatta milli varlığını bile yitirecek noktalara taşıyabilen mağlubiyetlere mahkum edebilir.
Bazı gerçekler vardır ki, kabul edilmeseler bile aslında vardırlar ve önüne geçilemeyecek bu acı gerçekler tüm neticeleriyle er ya da geç yaşanacaktırlar. Kaçmak anlamsızdır. Bazen de insanlar bu gerçekleri görmezler, elleri altındakinin kıymetini bilmezler. Ta ki onları aç gözlülükleri yüzünden teker teker yitirip sonlarını hazırlayana kadar. Bu sonlar ve kötü tesadüfler bazen peşisıra olur, ama sonuçta hayatta kanaatkar olup sağlam adımlarla yürümek bulunulan mevkiyi hazmedip ilerlemek her zaman için daha sağlıklıdır.
Bir de korkular vardır. Bazen nedenini bilmediğimiz veya kendimize itiraf edemediğimiz o korkular kimi zaman gözlerimizde o kadar büyür ve etkileyici bir boyut kazanır ki, bizler o korkunun esiri olup ve onları aşmak adına mücadele vermeyip, hayatımızın akışını korkularımız üzerine kurarız. Bu korkularımızın izin verdiği ölçüde yaşarız. Halbuki bazı şeyleri insanın dayanak yapması normaldir. O dayanaklardan güç alabiliriz. Ancak unutulmamalıdır ki hayat devam edecektir. Bunların bir gün kaybedileceği düşüncesiyle hareket etmek, korkulara teslim olmak insanın kendine yapacağı en büyük haksızlıktır. Çünkü yaşanabilecek o güzel anları kaybetmek söz konusudur ki, bu da kişinin kendine yapabileceği en büyük ihanetlerden biridir. Bunların dışında hayata bağlı sağlıklı insanlar bazı zamanlar sevgilerini, bağlılıklarını veya samimiyetlerini göstermek isterler ve bunun için, kendileri için kıymetli olan değerlerden vazgeçerler, bağışlarlar. Bu değerler kimileri için bir şey ifade etmeyebilir. Ancak gerçekte vazgeçilen bu değerler fedakarlıkta bulunan insanlar için çok önemlidir. Bunun gerçek kıymetini de sadece ve sadece o insanlar bilir ve hissederler. Yine bizlerin dikkat etmemiz gereken bir diğer husus, aşırıya kaçan kurgularımız, hayallerimiz… Kendi hayal güçlerimizin ürünü olan kahramanlar, gelişen olaylarla birlikte bazen öyle bir hal alır ki varlığı konusunda insan kuşkuya düşer. Adeta kendi yalanına kendi inanır. Onun için yaratılan hayali kahramanların hayal dünyalarımızda kalmalarını sağlamalıyız.
Bu kitapta netice itibarıyla hayat için verilen tüm bu ipuçları, tecrübelerin ışığında ve usta kalemlerin kıvraklığıyla birleşip bu albümde toplanmıştır. Fransız Edebiyatının, her zaman ve her devirde, bütün toplumların kullanabileceği, iyi ahlak ölçütlerinin yer aldığı bir klasiği olarak ortaya çıkarmıştır.
yaa bu ne biçim söz ne bu heryeri doldurmusunuz irenç sözler bende kim yaptıysa aynı kendi gibi yapmış bende hahahahaaaaaa