Karanlığın Gölgesinde

Gösterim tarihi:25.Nisan.2008
Yönetmen:Denys Arcand
Oyuncular:Marc Labrèche, Diane Kruger, Sylvie Léonard, Caroline Néron
Dil:Fransızca
Tür:Drama

Barbarların İstilası filmiyle büyük ilgi gören Denys Arcand hem yönettiği hem de senaryosunu yazdığı Karanlığın Gölgesinde’de hayallerinde bambaşka biri olduğuna inanan sıradan bir adamın öyküsünü anlatıyor. Karanlığın Gölgesinde, Cannes Film Festivali’nde yarışma dışı bölümde gösterilmişti.

Konusu

Jean-Marc, rüyalarında parlak zırhlı bir şövalye, sahnelerin ve perdenin yıldızı, başarılı bir yazardır. Sürüyle kadın ayaklarının dibine ve yatağına düşer.

Gerçekte ise o hiç kimsedir; bir devlet memuru, anlamsız bir koca, başarısız bir baba ve gizli saklı sigara içen biri… Ama hayal dünyasının ayartmasına direnir ve gerçek dünyada kendine yeni bir şans tanımaya karar verir.

Cannes Film Festivali’nde yarışma dışı kategoride izleyiciyle buluşan “Karanlığın Gölgesinde”, Oscar ödüllü Denys Arcand’ın yeni filmi. Başrolde Marc Labreche var. Labreche’e eşlik eden oyuncular Diane Kruger, Sylvie Leonard ve Caroline Neron olmuş. Senaryosunu da Arcand’ın yazdığı filmin görüntü yönetmeni Guy Dufaux.

Yönetmen, “Karanlığın Gölgesinde” fikrinin nereden çıktığı sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Barbar İstilaları’nın başarısından sonra bir yıl boyunca söyleşiler yaparak dünyayı dolaştım. Cannes ve bir sonraki yılın Oscar’ları arasında bütün bir yıl sürdü bu. Üç ay sonra “Benim yaptığımı yapmak isteyecek biri var mıdır?” diye düşünüyordum. Böylece bir adam hayal etmeye başladım. Hiç TV’de görünmemiş, burnuna hiç mikrofon dayanmamış, ama röportajlar yapılan, film yıldızlarıyla tanışan, toplumun nabzını tutan biri olmayı hayal eden bir adam.”

Arcand’ın Jean-Marc için hala umut olup olmadığı konusundaki yorumu ise şöyle: “Bir sürü umut var. Ama en iyi umut hangisi, bilmiyorum. Sonunda bir kasedeki elmaları Cezanne’ın elmalarına çevirerek kişisel bir işaret kattım. Sanat benim kurtuluşum. Benim çözümüm film yapmak, ama bunun Jean-Marc’ın seçeceği çözüm olması şart değil. Belki kente dönecek, belki kırsalda kalacak. Önemli olan ne yaptığı değil, ne bildiği. Yer de önemli değil. Büyük bir kentin ortasında da huzur bulabilirsiniz. Bulmanız gereken huzur ve dinginlik.”